|
|||
![]() |
10 Ocak ve İki Konu | ||
Hüseyin Çelik | |||
hcelik@gumuskoza.com.tr | |||
10 Ocak Çalışan gazeteciler günü… Tüm ülkede olduğu gibi Gümüşhane’de de 10 ocak gazeteciler günü kutlandı .Bizde bu kutlamalara katıldık. Başkan Ercan Çimen hem Gümüşhane basınının ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı, hem de belediye çapında bazı müjdeler verdi. Kendisine bir kez daha teşekkür ederek başlamak istiyoruz. Bürokrasiden, siyasetine, vatandaşına kadar hemen hemen herkes gazeteciler günümüzü kutladı. Gazetecilik zor ve bir o kadar da sıkıntılıdır. Bunu gazeteciler iyi bilir. Anadolu’da ki yerel gazeteler için devletin ilan gelirleri önemli bir yer tutar. Son yıllarda devletin yatırım gücünde ki azalış ister istemez bizleri de olumsuz etkiliyor. Kâğıt başta olmak üzere bütün girdilerimize yüzde 50 oranında zam geldi. Zor bir süreçten geçiyoruz. Herkes sıkıntılı, bunu da biliyoruz. Pandemi nedeniyle son bir yıldır süreç içinden çıkılamaz bir hal almışken ‘10 Ocak Gazeteciler Günü’ olması nedeniyle biz de biraz bu konulara değinmek istedik. Evet zor bir süreçten geçiyoruz. Lakin her şeye rağmen bu mesleği sevdiğimizden hiçbir sıkıntı bizi bu mesleği yapmamızdan alıkoymuyor. Şunu belirterek bitirmek istiyoruz. Gazeteciliğin son dönem geldiği nokta şudur. Anadolu basınının ve gazetelerin çoğu ilde bir değeri yoktur. Gazeteler yaşama sıkıntısı çektiğine göre burada görev yapan gazetecilerin de bir değeri yoktur. Değeri olsa idi, özellikle bürokrasi, bu gazeteleri yaşatmak için alımlarını bazı maddeler altında doğrudan temin ve pazarlık usulü yapmaya gitmezdi. Biz ne dersek diyelim ‘imam bildiğini okurmuş’ diyerek bitiriyoruz. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan İYİ Parti Genel Başkanı’na “Türkiye İttifakı” çağrısı yapmasının ardından İYİ Parti ve MHP arasında basın üzerinden bir atışmadır devam ediyor. Son günlerde buna Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan Rektör üzerinden “katil polis “ söylemleri eklenince ortalık hepten karıştı diyebiliriz. Tartışmanın ateşini her ne kadar başkan Ali Ateş olsa bile MHP İl Başkanı Nadim Aydın’ın verdiği cevap ve üslup hiç de bir il başkanına yakışmadı. Eleştiri her siyasi parti il başkanının hakkı olabilir lakin, üslup hepimizin dikkat etmesi gereken bir erdemliktir, hakaret siyasi partiler arasında yozlaşmayı doğurur. MHP’den İYİ Parti’ye giden Milliyetçi kitlenin çok büyük oranda ulusalcı/milliyetçi kitle olduğunu ve geçen zamanda CHP milliyetçiliği ile daha yakınlaştığını analiz etmiştik. İYİ Parti içinde sadece yüzde 30 civarında muhafazakâr/milliyetçi bir kitlenin bu çağrıya sıcak bakabileceğini ve diğer İYİ Parti oylarının yüzde 6-7 arasında CHP’ye gidebileceğini kaydetmiştik. Bu analizimizi elbette onlarca somut örnekle destekleyebiliriz. İYİ Parti’nin Diyarbakır anneleri konusundaki tutumu… İYİ Parti’nin Libya konusundaki tutumu… İYİ Parti’nin İstanbul sözleşmesi konusundaki tutumu bunlardan ilk aklımıza gelenler. Bu hususlar kendini Türk milliyetçisi olarak nitelendirilen bir siyasi anlayışın ilkeleriyle nasıl çelişki yaşadığını ve Türkiye’nin yeni vizyonunun neresinde durduğunu gösteren keyfiyetlerdir. Ancak bunların içinde bir husus daha var ki bize göre İYİ Parti’nin savrulduğu noktaya en acı örnek olarak verilebilecek gelişmedir. Türkiye’nin kapılarını mazlum ve mağdur insanlığa açma keyfiyeti karşısındaki tutumu… İYİ Parti bu noktada ne yazık ki milliyetçilik değil, düpedüz ırkçı bir yaklaşım sergilemektedir. İYİ Parti Gümüşhane İl Başkanı Ali Ateş geçtiğimiz günlerde Doğu Türkistan üzerinden hükümetin Çin’le bir mutabakat anlaşması yaptığı haberlerinden bahisle, Doğu Türkistan Türklerine sahip çıkılması konusunda MHP’yi eleştirmesi bize göre hiç de doğru olmamıştır. Eleştirebilir. Buna bir şey demiyoruz. Lakin öncelikle belirtmeliyiz ki, “Doğu Türkistanlıların Çin’e suçlu gerekçesiyle teslim edilmesini öngörecek bir anlaşma asla mümkün değildir. Bunu TBMM’den geçirecek olan hiçbir hükümet yoktur ve olamaz. Bunu geçirecek bir anlayış, bir gün kendi akrabalarını ve namusunu da Çin’e teslim edecek demektir. Hele hele önümüzdeki süreçte dünya gündemlerinden birisi (başta ABD ve Avrupa) Doğu Türkistan mezalimi olacakken... Bu ana hususun altını çizdikten sonra gelelim, İYİ Parti İl Başkanının açıklamasına… Sayın Ateş, MHP’yi eleştirerek diyor ki; “Doğu Türkistan’da yaşanan Çin zulmü yalnızca soydaşlarımızın boynunda bir zincir ve bağrımızda açılmış bir yara değildir. Bu zulüm karşısında iktidarın ve kendinin milliyetçi olduğunu söyleyen ortağının sessizliğini anlamakta zorlanıyoruz. Şimdi de Çin’le yaptığımız anlaşma gereği esirlerin takası gündemde. Neymiş aşılara karşılık Çin zulmünden kaçıp bizlere sığınan Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi iade edip onları bile bile ölüme göndereceğiz. Yok, öyle bir şey, bizi yönetenler milyonlarca Suriyeliyi, binlerce Afganlı, Pakistanlıyı, Afrikalıyı, yurdumuzda barındırıp da soydaşlarımızı mı ölüme göndereceğiz?” Henüz yasalaşmayan ve yasalaşması mümkün olmayan bir konu üzerinden yapılan bize göre milliyetçilik değildir. İYİ Parti içinde ulusalcı/milliyetçi kitlenin bu ülkede Suriyeli, Afganlı, Pakistanlı, Afrikalı istemediğini biliyoruz. Ancak bu istememezliğin Doğu Türkistan’da yaşanan zulüm için malzeme yapılması gerçekçi değildir. Zira Sayın Ali Ateş’te bilirler ki Kurtuluş Savaşı’nda Afganlı ve Pakistanlı kardeşlerimiz kendi ülkeleri işgal ediliyormuş gibi bir hissiyatla, kadınlar kollarındaki bilezikleri sıyırıp Türkiye’ye göndermiştir. Yine Çanakkale şehitliğine gidildiğinde Halepli, Rakkalı, Şamlı nice gencin Anadolu gençleriyle koyun koyuna yattığı görülecektir. Bu örnekleri sayın il başkanı ve kendileri gibi düşünenlere örnek olsun diye verdik. Yoksa bizim ölçümüz bunlardan da ibaret değildir. Müslümanca bir anlayış içinde olma iddiasındaki bugünkü yönetim Suriyeli milyonlara kucak açmak zorundaydı. Onları Esat zulmüne terk etmek bir gün kendi tebaasının da zulme uğrayabileceğini görememek olurdu. Bu husus Allah’ın bir emri ve hoşnut olacağı keyfiyettir. Bu husus Müslüman bir yönetimin tüm dünyaya Müslümanca bakışını göstermektedir. Bu husus tüm dünyaya insanlığı öğretmektedir. Bu çerçevede… ‘Bir gün Allah Resulü şehitlerle aynı mertebede oturanları anlatırken… Irkçı, dini, dili, memleketi neresi olursa olsun göç eden insanlara… Kendisine sığınan insanlara kucak açan idareciler ve insanlardır’ diyor. Bu meselenin iki yönü de bize göre Yeni Türkiye vizyonunun ifadesidir. Böyle bir gurur meselesi ‘dışarıdan gelenlere neden destek veriyorsun’ denilerek Türk milliyetçilerinin eleştirileceği hususlar değildir. Yalnızca eski ulusalcı/milliyetçi bir kesimin hangi noktaya savrulduğunu göstermesi bakımından ibretliktir. Son olarak Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atanan bir profesör üzerinden Polisimize” Katil Polis “demek neyin ürünüdür. Bu olsa olsa bu ülkeyi, bölmek isteyen ve itibarsızlaştırmak isteyen bazı teröristlerin işidir. Hiç kimsenin haddine de değildir. Vatan ve Bayrak için kendi canını seve seve veren polisimize hakaret sadece terör örgütlerinin işine gelir. Bu zihniyet aynı zamanda bu ülkeden bazı zihniyetlerin geldiği noktayı da gösterir.
|
|||
Etiketler: 10, Ocak, ve, İki, Konu, |
|