Çiçek Böcek Edebiyatı

Bizim elimizde kelimelerimiz var. Kelimelere yüklediğimiz anlamlarla düşüncelerimizi aktarıyoruz. Kelimeler, derunumuzdaki düşüncelerin kendilerinde bıraktığı korkunç kesafeti, ancak çok dikkatli bir tetkik neticesinde açığa vururlar. Duyguları aktarmak ise daha zordur. Hani sözün bittiği yer denilir ya! Kelimelerin yüreğimin yükünü taşıyamadığını düşünürüm hep.

Mehmet Akif’in dediği gibi:

Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem; 
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım! 

İnsanlığın kurtuluşuna dair düşüncesi olan herkes önce sözü kurtarmalı, söz kelama evrilerek değerini göstermeli. Değer verdiğiniz şeyler aslında sizin değerinizi belirler. Neyin değerli neyin değerli olmadığı değerimizin olup olmaması kadar önemlidir. İşte savaşta ölen çocuklar konusunda söyleyeceklerimiz bu meyandadır. İsrail sorunu konusunda söylediklerimiz bu meyandadır. Anti parantez hemen söyleyelim: Sorun İsrail sorunudur.

Bazı dostlar yazdığımız yazıları “işin edebiyatı” diyerek eleştiriyor. Ancak bizim elimizden de yazmaktan başka bir şey gelmiyor. Yazmam gereken daha başka konular olduğu ve bu konularda kalem oynatmamayı çiçek böcek edebiyatı olarak nitelendiriyorlar.

Yazsak da yazmasak da dünyanın dönüşüne engel olamıyoruz. Zaman akıp gidiyor. Biz yazdıklarımızla durduğumuz yeri belirlemiş oluyoruz. Zulümden ve zalimden yana tavır takınırsak bu da kayda geçmiş oluyor. En azından düşüncelerimiz ya da yazdıklarımız diyelim kayıt altında. Yazmadıklarımız da var elbette.

Renan der ki: “Hür olarak düşünebilmek için yazılan şeyin bir sonuca varmayacağından emin olmak lâzımdır.” Yaygın söylem şu:  “her şey söylenmiş” öyleyse aynı şeyleri tekrara lüzum var mı? Yukarıda söylediğim gibi yazmakla tarafımızı belirlemiş oluyoruz.

Edebiyatın haysiyetini koruyarak yazmak insanın haysiyetini korumak gibi. Ancak Renan gibi bir sonuca varmayacağını da bilerek yazmak en iyisi. Ancak yazdıklarımız insanın hikayesi, senin benim hikayem… Birde bizden büyük laflar etmemizi isteyenler var. Gazetede yazınca herkesin pür dikkat bizim kalemimizden çıkan yazılara odaklandığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.

Sizin aklınızdan geçenleri yazamadığım için önemsiz şeyler yazıyorum. Bazen önemsiz şeyler yazmak iyi gelir. Mesela doğadan bahsetmek, çiçeklerden bahsetmek, kekik kokusunu içine çekmek önemsiz görülse de bana insanlığımı, kulluğumu hatırlatıyor.

Artık çiçek konusunu sıradan gören entelektüel bir çevrede yaşıyoruz. Her şeyden önce gerçekliğin farkına varamayan bir entel tipi. Çünkü imajlar gerçekliğe vekalet eden bir gerçeklik sunarlar bize. İmaj bir illüzyon içerir. Kendilerini hakikat diye yutturan suni imajlar, hayatın ve toplumumun gerçekliğini silerek ortadan kaldırırlar. Yaşadığımız tam da böyle bir durum.

Bilinçsiz bir şekilde imajların cazibesine kapıldık ve bu nedenle dil insani faaliyetlerimizdeki tahtını kaybetti. İmajları tercihimiz dili bozarak tahrif etmiş ve dil anlamsız seslere dönüşmüştür. Biz her gün hakikate yer bırakmayan ve mahalli kültürü insafsızca çiğneyen yabancı imajların bombardımanı altındayız. Onun için sözün tesiri yok. Sizleri kendi sanal imaj dünyanızda bırakarak devam ediyorum ve önemsiz şeyler yazıyorum.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Niyazi Karabulut - Mesaj Gönder

# dikkat

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gümüşkoza Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gümüşkoza Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gümüşkoza Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gümüşkoza Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.



Anket Ak Parti Aday Adaylarından Hangisini Gümüşhane Belediye Başkanı Olarak Görmek İstersiniz?
Tüm anketler